Merkez Bankası, yılın üçüncü faiz toplantısında piyasa beklentilerinin de üzerinde oldukça şahin bir adım attı. Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 45'ten yüzde 50 düzeyine yükseltti.
Banka ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verdi. Piyasada genel beklenti faizin sabit bırakılacağı yönünde idi. Son dönemde enflasyon ve kurda yaşanan artış ivmesi ile Merkez Bankası’nın rezervlerinde yaşanan düşüş sonrası özellikle yabancı finans kuruluşları 500 baz puanlık bir artışa ihtiyaç duyulacağı yönünde raporlar paylaşmaya başlamıştı.
Ancak atılacak adımların seçimlerden sonra geleceği yönünde beklenti hakimdi. Merkez Bankası, PPK metninde sıkı para politikasının süreceği mesajının verilmesine dikkat çeken ekonomistler, gecelik vadede borç verme penceresinde duyurulan 300 baz puanlık opsiyonla birlikte borç verme faizinin yüzde 53’e çıkma ihtimalinin piyasalar için oldukça güçlü bir mesaj olduğunu vurguluyor.
Enflasyonda bozulma öngörülenden yüksek
Şubat ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleştiğine vurgu yapılan PPK metninde şu ifadelere yer verildi, “Tüketim malı ve altın ithalatı yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmektedir.
Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir.”
Sıkı duruş sürecek mesajı
Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir denilen açıklamada, “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.
Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir” ifadelerine yer verdi.
Parasal aktarım mekanizması desteklenecek
PPK metninde, atılan adımlarla finansal koşulların sıkılaştırıldığını belirten Merkez Bankası, “Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir”
Kararın ardından dolar/TL geriledi
Merkez Bankası’nın 500 baz puanlık faiz artışından sonra piyasalarda da oynaklık arttı. Karar öncesi, 32,41 seviyesinde olan dolar/TL, faiz kararı sonrası 32 liranın altına kadar çekildi. Karar öncesi 35,51 seviyesinde olan euro/ TL'de düşüşün yüzde 2'yi aşarak 34,59’e kadar geldiği görüldü.
Altının gram fiyatı da Merkez Bankası’nın faiz kararı öncesi, 2.301 liradan işlem görürken, söz konusu kararında ardından 2.225 liraya indi. Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi ise faiz kararı sonrası dalgalı bir seyir izlemesinin ardından günü yüzde 2,07 artışla 9 bin 140 puandan tamamladı. Endeks karar öncesinde de 9.079,00 puanda seyrediyordu. Öte yandan, Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi de (CDS) yaklaşık 25 baz puanlık düşüşle 318 baz puana geriledi.
Ekonomist Prof. Dr. Sinan Alçın: Fed’in yumuşak mesajları TCMB’nin önünü açtı
Merkez Bankası’nın bu kararı piyasa beklentisinin dışında ve güçlü bir faiz artırımı ortaya çıkarmış oldu. Tabii Merkez Bankası’nın seçime yerel seçime 10 gün kala bu kadar şahin bir adım atmasını sağlayan koşullar nedir diye baktığımızda bunlardan bir tanesi Fed’in güvercin yaklaşımı oldu. Bu tabi Merkez Bankası açısından da bir ölçek oluşturmuş oluyor. Yani beklendiği kadar hızlı faiz indirmeye gidecek bir Fed Merkez Bankası’na faiz artırımı konusunda bir alan açmış oldu.
İkincisi ise bütçe açığının mevcut durumu. Şubat ayında 154,5 milyar liralık bir bütçe açığı ortaya çıktı ve anlaşılan o ki seçime yaklaştığımız bu süreçte yani mart ayı içerisinde şubat ayını oldukça aşan ölçüde bir bütçe açığı karşımıza çıkabilir. Merkez Bankası’nın mali genişlemenin yaşandığı bu süreçte en azından para politikası bacağında sıkılaştırmaya gitmek isteyeceğini gösteriyor.
Diğer tarafta da özellikle döviz piyasasında Kapalıçarşı ve bankalar arasındaki döviz değişim değerlerindeki açılan makas öte yandan kredi faizleri ile mevduat faizleri arasındaki makasın açılmış olması, bankaların da son dönemde en son aralık ayında gerçekleştirdikleri biçimde güçlü faiz artırımına yöneldiklerini, dolayısıyla TL mevduatı cazip hale getirmeye çalıştıkları anlaşılıyor.
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer: Her yönüyle şahin bir karar oldu
Her yönüyle şahin bir karar metni okuduk. 500 baz puan faiz artışıyla birlikte operasyonel çerçevede değişikliğe gidildi ve faiz koridoru genişletildi. Likidite sıkılaştırılması açısından bu taraf aktif olarak kullanılabilir. Koridoru daha öncesinde 2011-2012 yıllarında kullanılmıştı. Bu dövizde oluşabilecek bir volatil hareket için de önemliydi.
Biriken endişeleri gidermek ve artan spekülasyonları önlemek için mesaj dolu güçlü bir faiz kararı aldığımızı söylemek mümkün. Yine aynı şekilde sterilazsyon araçlarının etkin şekilde kullanılacağı ifade edildi. Daha önce Merkez Bankasının gecelik borç verme faizi 1,5 puanla %46,5 idi. Borç alma faizi ise %43,5 idi. Şimdi hem faiz %45’ten %50’ye yükseltildi. Hem de borç alma borç verme koridoru genişliği arttı. Merkez Bankası elini rahatlatmış görünüyor.
Merkez Bankası son bir yıldır piyasanın önünde hareket etme ye özen gösteriyordu. Son aldığımız aylık enflasyon dinamiklerinde yaşanan bozulmayla faiz kararı vermesi tekrar piyasanın önüne geçmesini ve ne kadar kararlı olduğunu göstermesi açısından önemli bir mesaj oldu. Özetle, Merkez Bankası enflasyonda canlı kalmaya devam eden riskleri gördüğünü, bunun önüne geçmek için önden gidebileceğini göstermiş oldu.
A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan: Piyasada beklenti seçim sonrası artış yapılmasıydı
TCMB Mart ayı Para Politikası Kurulu toplantısında piyasa beklentilerinden oldukça sert bir karar imza attı. Piyasada genel manada bir faiz beklentisi olmasına karşın, bu artışın seçim sonrasında gerçekleşeceği beklentisi hakimdi.
TCMB seçime rağmen hem de 500 baz puanlık bir artış yaparak politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45'ten yüzde 50’ye çıkardı. Buna ilave olarak gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.
TCMB Şubat toplantısında olduğu gibi bu toplantıda da kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edileceğini vurguladı. Ay içinde alınan diğer kararları da dikkate aldığımızda TCMB kredilerde yavaşlama ve mevduat faizinin belirli seviyelerin üzerinde kalması için adım atmaya devam ediyor.
Koridorun açılmasında da bu hedefler için esneklik sağlanmasının amaçlandığını düşünüyoruz. Diğer taraftan sadeleşme süreci ile ters yönde bir karar olduğunu da belirtmek lazım. Karar metnine bütün halinde bakıldığında enflasyon tahminlerinin yakalanması için TCMB’nin her türlü aksiyonu almaya hazır olduğu net bir şekilde görülüyor.
Bu kararlılık metindeki şu cümle ifade edilmiş “Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.” Türk lirasındaki reel değerlenme vurgusun da son dönemdeki dövize yönelimi kırma adına metne girmiş olduğunu düşünüyoruz.
Ata Yatırım Hazine GMY Etem Öztekin: Uzun bir aranın ardından piyasanın önüne geçilen ilk karar oldu
TCMB’nin bugünkü faiz kararını, belki de uzun zaman sonra piyasanın önüne geçtiği ilk karar diye nitelemek sanırım yanlış olmaz. Kararı 3 ana başlıkta okuyabiliriz. İlki politika faizinin 500 bps arttırılarak %50’ye çekilmesi. Zaten piyasadaki oluşan mevduat, repo, kredi vb faizlerinin %50’nin üzerinde oluştuğunu ve politika faizinin bu seviyelerin altında kaldığını gözlemliyorduk.
Bu karar ile birlikte politika faizi, piyasa faizlerine yakınsamış oldu. İkinci önemli başlık, koridorun bantını politika faizinin 300 bps altında ve üstünde olacak şekilde daha açık bir aralıkta oluşturma kararı verdi. Bu da gerektiği takdirde politika faizinin %53’e kadar sıkılaştırılabileceğini gösteriyor ki ilave %3’lük bir marj küçümsenmeyecek etkiye sahip olabilir.
Üçündü nokta ise TCMB’nin gerekirse daha da sıkılaşabileceğini belirtmiş olması ki bence en önemli etkiye sahip olan kısım burası. Bir önceki toplantıda gerekli sıkılığa ulaşılmış olduğunu belirtmesinin önemli bir hata olduğunu hep birlikte görmüştük. Bu toplantıdaki şahin kararlar ve gücün merkez bankasının elinde olduğunu gösterir nitelikteki verdiği sinyallerin, uygulanan politikaların etkinliği açısından oldukça pozitif katkı sunacağını düşünüyorum.
Merkez Bankası’nın rezervlerinde erime sürüyor
Merkez Bankasının, toplam rezervleri, 15 Mart haftasında bir önceki haftaya göre 2,6 milyar dolar azalışla 127,9 milyar dolara geriledi. Brüt döviz rezervleri 2,9 milyar dolar azalışla 74,9 milyar dolara düştü. Bu dönemde altın rezervleri 258 milyon dolar artışla 53 milyar 6 milyon dolara yükseldi.
KKM’de erime durma noktasına geldi
Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında düşüş neredeyse durma noktasına geldi. BDDK verilerine göre KKM hesapları 15 Mart ile biten hafta itibariyle kur korumalı mevduatlar 8,11 milyar TL'lik düşüşle 2,29 trilyon TL'ye geriledi. Böylelikle KKM'de eylül ayından bu yana en yavaş düşüş kaydedildi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Merkez’den proaktif adım
Merkez’den proaktif adım
Birol BOZKURT
Merkez Bankası, yılın üçüncü faiz toplantısında piyasa beklentilerinin de üzerinde oldukça şahin bir adım attı. Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 45'ten yüzde 50 düzeyine yükseltti.
Banka ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verdi. Piyasada genel beklenti faizin sabit bırakılacağı yönünde idi. Son dönemde enflasyon ve kurda yaşanan artış ivmesi ile Merkez Bankası’nın rezervlerinde yaşanan düşüş sonrası özellikle yabancı finans kuruluşları 500 baz puanlık bir artışa ihtiyaç duyulacağı yönünde raporlar paylaşmaya başlamıştı.
Ancak atılacak adımların seçimlerden sonra geleceği yönünde beklenti hakimdi. Merkez Bankası, PPK metninde sıkı para politikasının süreceği mesajının verilmesine dikkat çeken ekonomistler, gecelik vadede borç verme penceresinde duyurulan 300 baz puanlık opsiyonla birlikte borç verme faizinin yüzde 53’e çıkma ihtimalinin piyasalar için oldukça güçlü bir mesaj olduğunu vurguluyor.
Enflasyonda bozulma öngörülenden yüksek
Şubat ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleştiğine vurgu yapılan PPK metninde şu ifadelere yer verildi, “Tüketim malı ve altın ithalatı yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmektedir.
Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir.”
Sıkı duruş sürecek mesajı
Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir denilen açıklamada, “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.
Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir” ifadelerine yer verdi.
Parasal aktarım mekanizması desteklenecek
PPK metninde, atılan adımlarla finansal koşulların sıkılaştırıldığını belirten Merkez Bankası, “Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir”
Kararın ardından dolar/TL geriledi
Merkez Bankası’nın 500 baz puanlık faiz artışından sonra piyasalarda da oynaklık arttı. Karar öncesi, 32,41 seviyesinde olan dolar/TL, faiz kararı sonrası 32 liranın altına kadar çekildi. Karar öncesi 35,51 seviyesinde olan euro/ TL'de düşüşün yüzde 2'yi aşarak 34,59’e kadar geldiği görüldü.
Altının gram fiyatı da Merkez Bankası’nın faiz kararı öncesi, 2.301 liradan işlem görürken, söz konusu kararında ardından 2.225 liraya indi. Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi ise faiz kararı sonrası dalgalı bir seyir izlemesinin ardından günü yüzde 2,07 artışla 9 bin 140 puandan tamamladı. Endeks karar öncesinde de 9.079,00 puanda seyrediyordu. Öte yandan, Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi de (CDS) yaklaşık 25 baz puanlık düşüşle 318 baz puana geriledi.
Ekonomist Prof. Dr. Sinan Alçın: Fed’in yumuşak mesajları TCMB’nin önünü açtı
Merkez Bankası’nın bu kararı piyasa beklentisinin dışında ve güçlü bir faiz artırımı ortaya çıkarmış oldu. Tabii Merkez Bankası’nın seçime yerel seçime 10 gün kala bu kadar şahin bir adım atmasını sağlayan koşullar nedir diye baktığımızda bunlardan bir tanesi Fed’in güvercin yaklaşımı oldu. Bu tabi Merkez Bankası açısından da bir ölçek oluşturmuş oluyor. Yani beklendiği kadar hızlı faiz indirmeye gidecek bir Fed Merkez Bankası’na faiz artırımı konusunda bir alan açmış oldu.
İkincisi ise bütçe açığının mevcut durumu. Şubat ayında 154,5 milyar liralık bir bütçe açığı ortaya çıktı ve anlaşılan o ki seçime yaklaştığımız bu süreçte yani mart ayı içerisinde şubat ayını oldukça aşan ölçüde bir bütçe açığı karşımıza çıkabilir. Merkez Bankası’nın mali genişlemenin yaşandığı bu süreçte en azından para politikası bacağında sıkılaştırmaya gitmek isteyeceğini gösteriyor.
Diğer tarafta da özellikle döviz piyasasında Kapalıçarşı ve bankalar arasındaki döviz değişim değerlerindeki açılan makas öte yandan kredi faizleri ile mevduat faizleri arasındaki makasın açılmış olması, bankaların da son dönemde en son aralık ayında gerçekleştirdikleri biçimde güçlü faiz artırımına yöneldiklerini, dolayısıyla TL mevduatı cazip hale getirmeye çalıştıkları anlaşılıyor.
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer: Her yönüyle şahin bir karar oldu
Her yönüyle şahin bir karar metni okuduk. 500 baz puan faiz artışıyla birlikte operasyonel çerçevede değişikliğe gidildi ve faiz koridoru genişletildi. Likidite sıkılaştırılması açısından bu taraf aktif olarak kullanılabilir. Koridoru daha öncesinde 2011-2012 yıllarında kullanılmıştı. Bu dövizde oluşabilecek bir volatil hareket için de önemliydi.
Biriken endişeleri gidermek ve artan spekülasyonları önlemek için mesaj dolu güçlü bir faiz kararı aldığımızı söylemek mümkün. Yine aynı şekilde sterilazsyon araçlarının etkin şekilde kullanılacağı ifade edildi. Daha önce Merkez Bankasının gecelik borç verme faizi 1,5 puanla %46,5 idi. Borç alma faizi ise %43,5 idi. Şimdi hem faiz %45’ten %50’ye yükseltildi. Hem de borç alma borç verme koridoru genişliği arttı. Merkez Bankası elini rahatlatmış görünüyor.
Merkez Bankası son bir yıldır piyasanın önünde hareket etme ye özen gösteriyordu. Son aldığımız aylık enflasyon dinamiklerinde yaşanan bozulmayla faiz kararı vermesi tekrar piyasanın önüne geçmesini ve ne kadar kararlı olduğunu göstermesi açısından önemli bir mesaj oldu. Özetle, Merkez Bankası enflasyonda canlı kalmaya devam eden riskleri gördüğünü, bunun önüne geçmek için önden gidebileceğini göstermiş oldu.
A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan: Piyasada beklenti seçim sonrası artış yapılmasıydı
TCMB Mart ayı Para Politikası Kurulu toplantısında piyasa beklentilerinden oldukça sert bir karar imza attı. Piyasada genel manada bir faiz beklentisi olmasına karşın, bu artışın seçim sonrasında gerçekleşeceği beklentisi hakimdi.
TCMB seçime rağmen hem de 500 baz puanlık bir artış yaparak politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45'ten yüzde 50’ye çıkardı. Buna ilave olarak gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.
TCMB Şubat toplantısında olduğu gibi bu toplantıda da kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edileceğini vurguladı. Ay içinde alınan diğer kararları da dikkate aldığımızda TCMB kredilerde yavaşlama ve mevduat faizinin belirli seviyelerin üzerinde kalması için adım atmaya devam ediyor.
Koridorun açılmasında da bu hedefler için esneklik sağlanmasının amaçlandığını düşünüyoruz. Diğer taraftan sadeleşme süreci ile ters yönde bir karar olduğunu da belirtmek lazım. Karar metnine bütün halinde bakıldığında enflasyon tahminlerinin yakalanması için TCMB’nin her türlü aksiyonu almaya hazır olduğu net bir şekilde görülüyor.
Bu kararlılık metindeki şu cümle ifade edilmiş “Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.” Türk lirasındaki reel değerlenme vurgusun da son dönemdeki dövize yönelimi kırma adına metne girmiş olduğunu düşünüyoruz.
Ata Yatırım Hazine GMY Etem Öztekin: Uzun bir aranın ardından piyasanın önüne geçilen ilk karar oldu
TCMB’nin bugünkü faiz kararını, belki de uzun zaman sonra piyasanın önüne geçtiği ilk karar diye nitelemek sanırım yanlış olmaz. Kararı 3 ana başlıkta okuyabiliriz. İlki politika faizinin 500 bps arttırılarak %50’ye çekilmesi. Zaten piyasadaki oluşan mevduat, repo, kredi vb faizlerinin %50’nin üzerinde oluştuğunu ve politika faizinin bu seviyelerin altında kaldığını gözlemliyorduk.
Bu karar ile birlikte politika faizi, piyasa faizlerine yakınsamış oldu. İkinci önemli başlık, koridorun bantını politika faizinin 300 bps altında ve üstünde olacak şekilde daha açık bir aralıkta oluşturma kararı verdi. Bu da gerektiği takdirde politika faizinin %53’e kadar sıkılaştırılabileceğini gösteriyor ki ilave %3’lük bir marj küçümsenmeyecek etkiye sahip olabilir.
Üçündü nokta ise TCMB’nin gerekirse daha da sıkılaşabileceğini belirtmiş olması ki bence en önemli etkiye sahip olan kısım burası. Bir önceki toplantıda gerekli sıkılığa ulaşılmış olduğunu belirtmesinin önemli bir hata olduğunu hep birlikte görmüştük. Bu toplantıdaki şahin kararlar ve gücün merkez bankasının elinde olduğunu gösterir nitelikteki verdiği sinyallerin, uygulanan politikaların etkinliği açısından oldukça pozitif katkı sunacağını düşünüyorum.
Merkez Bankası’nın rezervlerinde erime sürüyor
Merkez Bankasının, toplam rezervleri, 15 Mart haftasında bir önceki haftaya göre 2,6 milyar dolar azalışla 127,9 milyar dolara geriledi. Brüt döviz rezervleri 2,9 milyar dolar azalışla 74,9 milyar dolara düştü. Bu dönemde altın rezervleri 258 milyon dolar artışla 53 milyar 6 milyon dolara yükseldi.
KKM’de erime durma noktasına geldi
Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında düşüş neredeyse durma noktasına geldi. BDDK verilerine göre KKM hesapları 15 Mart ile biten hafta itibariyle kur korumalı mevduatlar 8,11 milyar TL'lik düşüşle 2,29 trilyon TL'ye geriledi. Böylelikle KKM'de eylül ayından bu yana en yavaş düşüş kaydedildi.
En Çok Okunan Haberler