İnsanoğlu âlem var edildiği günden bu yana hakikat ile yalan, vahdet ile kesret, Tevhit ile teslis, fazilet ile rezilet, istiklal ile izmihlal, tevazu ile kibir arasında araftadır. Kimi dönemler vardır insanlık aleminin şahikaları olarak kaydedilmiş kimi dönemler vardır insanlık tarihinin en karanlık devirleri olarak tarihte yerini almıştır. Zaman içinde her iki tarafında mümessilleri olmuş bu mümessiller adı geçen iyilik ve kötülüklerin genel adı haline gelmişlerdir. Kötülük cihetinden bakıldığında bir olay, bir davranış veya cürüm dile getirilecekse adıyla değil o cürmü işleyen mücrimin ismiyle ifade edilmiştir. Kötülük, zulüm, inkâr, irtidat ve irtikap; Calut, Nemrut, Firavun, Ebu Cehil, Yezit gibi simalarla özdeşleşmiştir. İyilik, doğruluk, ahlak ve cesaret de Davut, Yusuf, İbrahim, Hz.Muhammed ve Ali gibi seçkin insanlarla anılmıştır.
İnsanoğlu daima gaflettedir. Sapmaya ve sapkınlığa meyyaldir. Güce karşı zaaflı, zevk ve ihtiraslarına karşı ise düşkündür. Rahat ve konforunun esiri; miskinlik ve tembelliğin veziridir. Hakikate açık olması gereken gözleri ve kulakları; hakkı haykırması gereken diliyle yalanın şahidi, çalanın kâtibi ve talanın sahibidir. İman nuruyla dolu olması gereken kalbi mühürlü, güzel ahlakın nişanesi olması lazım gelen dili ise zehirlidir.
İnsanoğlu lafa geldiğinde taştan, tahtadan yapılan putların hasmı; münkir, müşrik ve münafıklığın düşmanıdır. Ama gel gör ki aynı insanoğlu, şekil değiştirerek hayatın merkezine kurulan modern putların şehvetli tapınıcısı, düşmanı olduğu sıfatlarınsa yılmaz bir taşıyıcısı olmuştur. Bu putlar bazen para, pul, makam, şöhret bazen menfaat, ikbal ve ihtiras şeklinde tecelli etmektedir. Kula kulluk şeklinde tezahür eden haliyse en dehşetli, en şiddetli tapınma şeklidir.
Modern putperestlik kalpleri işgal edip karartan amansız bir hastalık ise de zahiri yani görünüşü süslediği için toplum içinde hızla ve sinsice yayılmaktadır. Para putu hayatın merkezine kurulmuş, güç putunun ana besleyicisi konumuna yükselmiştir. Aslında para putu, bir nevi ana puttur. Nasıl ki Kâbe’deki “Hubel” putu o dönemin en büyük putudur ve herkes onu görmek ve tapınmak için ziyarete koşmaktadır. Bugünün Hubel’i de paradır. Para; güç, makam, statü, şöhret gibi irili ufaklı putların üstündedir. Hepsi varlığını bir şekilde ona borçludur. Bir de insan putu vardır. Bu kimi zaman dini bir önder kimi zaman siyasi bir lider kimi vakit sosyal bir varlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Allah’ın bizden istediği “ Yalnız bana kulluk edin” emrini önce tahrif sonra teville beşer olana yapılması şeklinde vuku bulur. Bütün bu putların arasında kıldan ince kof bir köprü vardır. O köprünün adı menfaat köprüsüdür. Bu görünmez köprüden gerçekleşen duygu akışları hasbilikten uzak hesabidir. Kalpler gerçek bir sevginin varlığına muhtaçtır. Binlerle ifade edilen kalabalıkların içinde asrın yalnızlığının can çekişinin nedeni tam da budur.
Görünmeyen ya da görülse de eski çağlardaki formatında olmadığından iğreti durmayan bu gizli putperestliğin bir tek panzehiri vardır. Hür ve müstakil bir şahsiyet inşa etmek…Hürriyet ve Şahsiyet ilkesini hayatının merkezine alanlar beşer olan hiçbir şeye tapınmaz, hiçbir güce ve kişiye mutlak ve sorgusuz itaat etmez. O erler ki ilkelerinde tavizsiz, inançlarında şüphesizdir. Onlar hiçbir şartta satın alınamayacak bir şahsiyet abidesidir.
Zehir belli ve hızlıca yayılmaktadır. Şükür ki, panzehir de açıktır. Aklı, kalbi, vicdanı hür nesiller yetiştirerek Türk milletini tevhidin merkezi, hürriyet ve şahsiyetin mihveri haline getirmek modern putperestliğe karşı en birincil vazifemizdir. Modern putperestliğe ve onun sahte putlarına karşı amansız bir mücadele içine girmeli kaybolmaya yüz tutan faziletlerimize yeniden hayat vermeliyiz.
Yezit gibi kazanmaktansa Ali gibi kaybetmeyi göze alarak…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Oktay Ferik
MODERN PUTLAR
İnsanoğlu âlem var edildiği günden bu yana hakikat ile yalan, vahdet ile kesret, Tevhit ile teslis, fazilet ile rezilet, istiklal ile izmihlal, tevazu ile kibir arasında araftadır. Kimi dönemler vardır insanlık aleminin şahikaları olarak kaydedilmiş kimi dönemler vardır insanlık tarihinin en karanlık devirleri olarak tarihte yerini almıştır. Zaman içinde her iki tarafında mümessilleri olmuş bu mümessiller adı geçen iyilik ve kötülüklerin genel adı haline gelmişlerdir. Kötülük cihetinden bakıldığında bir olay, bir davranış veya cürüm dile getirilecekse adıyla değil o cürmü işleyen mücrimin ismiyle ifade edilmiştir. Kötülük, zulüm, inkâr, irtidat ve irtikap; Calut, Nemrut, Firavun, Ebu Cehil, Yezit gibi simalarla özdeşleşmiştir. İyilik, doğruluk, ahlak ve cesaret de Davut, Yusuf, İbrahim, Hz.Muhammed ve Ali gibi seçkin insanlarla anılmıştır.
İnsanoğlu daima gaflettedir. Sapmaya ve sapkınlığa meyyaldir. Güce karşı zaaflı, zevk ve ihtiraslarına karşı ise düşkündür. Rahat ve konforunun esiri; miskinlik ve tembelliğin veziridir. Hakikate açık olması gereken gözleri ve kulakları; hakkı haykırması gereken diliyle yalanın şahidi, çalanın kâtibi ve talanın sahibidir. İman nuruyla dolu olması gereken kalbi mühürlü, güzel ahlakın nişanesi olması lazım gelen dili ise zehirlidir.
İnsanoğlu lafa geldiğinde taştan, tahtadan yapılan putların hasmı; münkir, müşrik ve münafıklığın düşmanıdır. Ama gel gör ki aynı insanoğlu, şekil değiştirerek hayatın merkezine kurulan modern putların şehvetli tapınıcısı, düşmanı olduğu sıfatlarınsa yılmaz bir taşıyıcısı olmuştur. Bu putlar bazen para, pul, makam, şöhret bazen menfaat, ikbal ve ihtiras şeklinde tecelli etmektedir. Kula kulluk şeklinde tezahür eden haliyse en dehşetli, en şiddetli tapınma şeklidir.
Modern putperestlik kalpleri işgal edip karartan amansız bir hastalık ise de zahiri yani görünüşü süslediği için toplum içinde hızla ve sinsice yayılmaktadır. Para putu hayatın merkezine kurulmuş, güç putunun ana besleyicisi konumuna yükselmiştir. Aslında para putu, bir nevi ana puttur. Nasıl ki Kâbe’deki “Hubel” putu o dönemin en büyük putudur ve herkes onu görmek ve tapınmak için ziyarete koşmaktadır. Bugünün Hubel’i de paradır. Para; güç, makam, statü, şöhret gibi irili ufaklı putların üstündedir. Hepsi varlığını bir şekilde ona borçludur. Bir de insan putu vardır. Bu kimi zaman dini bir önder kimi zaman siyasi bir lider kimi vakit sosyal bir varlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Allah’ın bizden istediği “ Yalnız bana kulluk edin” emrini önce tahrif sonra teville beşer olana yapılması şeklinde vuku bulur. Bütün bu putların arasında kıldan ince kof bir köprü vardır. O köprünün adı menfaat köprüsüdür. Bu görünmez köprüden gerçekleşen duygu akışları hasbilikten uzak hesabidir. Kalpler gerçek bir sevginin varlığına muhtaçtır. Binlerle ifade edilen kalabalıkların içinde asrın yalnızlığının can çekişinin nedeni tam da budur.
Görünmeyen ya da görülse de eski çağlardaki formatında olmadığından iğreti durmayan bu gizli putperestliğin bir tek panzehiri vardır. Hür ve müstakil bir şahsiyet inşa etmek… Hürriyet ve Şahsiyet ilkesini hayatının merkezine alanlar beşer olan hiçbir şeye tapınmaz, hiçbir güce ve kişiye mutlak ve sorgusuz itaat etmez. O erler ki ilkelerinde tavizsiz, inançlarında şüphesizdir. Onlar hiçbir şartta satın alınamayacak bir şahsiyet abidesidir.
Zehir belli ve hızlıca yayılmaktadır. Şükür ki, panzehir de açıktır. Aklı, kalbi, vicdanı hür nesiller yetiştirerek Türk milletini tevhidin merkezi, hürriyet ve şahsiyetin mihveri haline getirmek modern putperestliğe karşı en birincil vazifemizdir. Modern putperestliğe ve onun sahte putlarına karşı amansız bir mücadele içine girmeli kaybolmaya yüz tutan faziletlerimize yeniden hayat vermeliyiz.
Yezit gibi kazanmaktansa Ali gibi kaybetmeyi göze alarak…