Milletimizin istiklal ve istikbal meşalesi, milli seciyemizin mefahiri, ilim ve fikir vadimizin ebedi membaı, kuvvet ve kudretimizin mümessili velinimetimiz…
Siz, millî varlığımızın sadece bugün değil bütün zamanların en parlak ve en mühim fertlerisiniz. Sizler Anadolu’nun dağ başında kaynayan son aşı, yüzü kırışık ninelerimizin akan gözyaşı, milletimizin netameli zamanlarında Toros dağlarında bir ümit ışığı gibi yanan son Yörük ocağının közüsünüz.
Karanlığın fecri, ümitsizliğin, yılgınlığın panzehrisiniz. Türk milletinin en zor şartlarda en muhkem istinatgâhı, Türk Devletin her kayıt ve koşulda en muteber dayanağısınız.
Güzel ahlakın, cesaretin, şahsiyetin, merhametin; hür ve müstakil aklın, fikrin ve vicdanın sahibisiniz.
Siz Selçuklunun kartalı, Osmanlı’nın güneşi, Cumhuriyetin fenerisiniz.
Üzerinize yapılan hesaplar asırlık; planlar ve oyunlar çok eskiye dayanmaktadır. Karanlık eller ruhunuzdaki enerjiyi sokaklarda kırmak, kuvvet ve kudretinizi tahriklerle boğmak, selim olan akıl, kalp ve zevkinizi fitne ve fücur ateşinde yakmak için her daim mesai yapmaktadır.
Kurşun gibi ağır bu ortamda, yere çöken puslu havanın görüş açısını sıfıra düşürdüğü bu vasatta, şeytanın Müslüman mintanı giyerek dolaştığı bu devirde;
Size düşen agâh olmaktır. Metin durmaktır. Ayakları istikamet üzere sabiti kadem kalmaktır. Hiçbir galeyana kapılmadan alnı açık, başı dik ve dosdoğru durmaktır.
Yanınıza hassasiyetleriniz ve heyecanlarınız üzerinden sokulanlara, müfrit övgülerle, ölçüsüz methiyelerle yaklaşanlara karşı dikkatli olmaktır.
Kendi evlatlarını her türlü menfi propagandanın tesirinden masun, her türlü zararlı ve tehlikeli sulardan emin yetiştirip; Anadolu’nun bağrı yanık yiğit evlatlarını ateşe atanları, namluya sürenleri çok iyi bir şekilde tespit ve tahlil etmeniz gerekmektedir.
Bu vatanın, sokakların karanlıklarına, siyasetin sığ ve çirkin hesaplarına, makam ve mansıp şehvetine kapılmış şahsi ihtiraslara heba edecek tek bir evlâdı yoktur, olmamalıdır.
Sizler bu vatan için ölmeyi zaten törenizin ve imanınızın bir gereği olarak biliyorsunuz. Bunu size devamlı kutsayanlara karşı cevabınız; “Bu aziz Türk yurduna bir değil bin canımız olsa yine feda ederiz. Ancak, biz bu aziz Türk yurdunu uğruna ölecek kadar seviyorsak, uğruna alın teri döküp, imar ve ihyasına uykusuz gecelerimizi azık edecek kadar da aşığız” şeklinde olmalıdır.
Aziz Türk Gençliği,
Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koymak için yola çıkan nice gönül erleri Anadolu kıtası büyüklüğünde musalla taşlarında son yolculuklarına uğurlandı. Kalabalıklar, sloganlar, gözyaşları ile o acılı günlerde bizlere “Ölüm en çok size yakışıyor.” methiyeleri dizildi. Şehitliğin sıvasız hanelere, çatısı yıkık evlere ilahi bir mükâfat olarak verildiği masalsı bir üslupla anlatıldı. Toprağın zenginin, vatanın ise fakirin olduğunu itiraf edercesine şehitlik gibi en şerefli makam, vatandan bîhaber, edepten mahrum müptezeller tarafından, edebi bir sanat gibi pervasızca anlatıldı. Beyni narkozlu, gönlü kasvet kaplamış, boğaza nazır villasında denizi görmeden kalemine ilham gelmeyen bu türedilere, Türk’ün kadim irfanı ile mümkünse tokat gibi cevap vermeniz değilse en dehşetli cezalandırma şekli olan sükût ile yok hükmünde saymanız en yerinde davranış olacaktır.
Toplumun sinir uçlarına dokunarak, milletin hassasiyetlerini kaşıyarak, tahammül eşiğini zorlayarak hedeflenen vatan sathında karışıklık, kargaşa ve huzursuzluk; milletin şahsı manevisinde hesaplanan çözülme, dağınıklık ve bozukluk; devlet cihazında ise liyakatsizlik, adaletsizlik ve asayişsizliği hâkim kılmaktır.
Türk Vatanının İstikbali Velinimetimiz Türk Gençliği,
Sizler bu meşum ve menfur planın hiçbir zaman aparatı olmayacaksınız. Size sureti haktan görünerek yaklaşan her sakallıyı muhterem sanmayacaksınız. Her kravatlıyı beyefendi görmeyeceksiniz. Her zaman çok dikkatli olacak her daim itidal ve ölçü hattında milli istikamet caddesinde seyredeceksiniz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade buyurduğu gibi; Bütün ümit ve umut Türk gençliğinde, yani sizlerdedir. Bu kutlu yolda muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.
Pusulanız şanlı mazimizdeki tarihi sicilimizde yatmaktadır.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Oktay Ferik
Türk Gençliğine
Aziz Türk Gençliği,
Milletimizin istiklal ve istikbal meşalesi, milli seciyemizin mefahiri, ilim ve fikir vadimizin ebedi membaı, kuvvet ve kudretimizin mümessili velinimetimiz…
Siz, millî varlığımızın sadece bugün değil bütün zamanların en parlak ve en mühim fertlerisiniz. Sizler Anadolu’nun dağ başında kaynayan son aşı, yüzü kırışık ninelerimizin akan gözyaşı, milletimizin netameli zamanlarında Toros dağlarında bir ümit ışığı gibi yanan son Yörük ocağının közüsünüz.
Karanlığın fecri, ümitsizliğin, yılgınlığın panzehrisiniz. Türk milletinin en zor şartlarda en muhkem istinatgâhı, Türk Devletin her kayıt ve koşulda en muteber dayanağısınız.
Güzel ahlakın, cesaretin, şahsiyetin, merhametin; hür ve müstakil aklın, fikrin ve vicdanın sahibisiniz.
Siz Selçuklunun kartalı, Osmanlı’nın güneşi, Cumhuriyetin fenerisiniz.
Üzerinize yapılan hesaplar asırlık; planlar ve oyunlar çok eskiye dayanmaktadır. Karanlık eller ruhunuzdaki enerjiyi sokaklarda kırmak, kuvvet ve kudretinizi tahriklerle boğmak, selim olan akıl, kalp ve zevkinizi fitne ve fücur ateşinde yakmak için her daim mesai yapmaktadır.
Kurşun gibi ağır bu ortamda, yere çöken puslu havanın görüş açısını sıfıra düşürdüğü bu vasatta, şeytanın Müslüman mintanı giyerek dolaştığı bu devirde;
Size düşen agâh olmaktır. Metin durmaktır. Ayakları istikamet üzere sabiti kadem kalmaktır. Hiçbir galeyana kapılmadan alnı açık, başı dik ve dosdoğru durmaktır.
Yanınıza hassasiyetleriniz ve heyecanlarınız üzerinden sokulanlara, müfrit övgülerle, ölçüsüz methiyelerle yaklaşanlara karşı dikkatli olmaktır.
Kendi evlatlarını her türlü menfi propagandanın tesirinden masun, her türlü zararlı ve tehlikeli sulardan emin yetiştirip; Anadolu’nun bağrı yanık yiğit evlatlarını ateşe atanları, namluya sürenleri çok iyi bir şekilde tespit ve tahlil etmeniz gerekmektedir.
Bu vatanın, sokakların karanlıklarına, siyasetin sığ ve çirkin hesaplarına, makam ve mansıp şehvetine kapılmış şahsi ihtiraslara heba edecek tek bir evlâdı yoktur, olmamalıdır.
Sizler bu vatan için ölmeyi zaten törenizin ve imanınızın bir gereği olarak biliyorsunuz. Bunu size devamlı kutsayanlara karşı cevabınız; “Bu aziz Türk yurduna bir değil bin canımız olsa yine feda ederiz. Ancak, biz bu aziz Türk yurdunu uğruna ölecek kadar seviyorsak, uğruna alın teri döküp, imar ve ihyasına uykusuz gecelerimizi azık edecek kadar da aşığız” şeklinde olmalıdır.
Aziz Türk Gençliği,
Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koymak için yola çıkan nice gönül erleri Anadolu kıtası büyüklüğünde musalla taşlarında son yolculuklarına uğurlandı. Kalabalıklar, sloganlar, gözyaşları ile o acılı günlerde bizlere “Ölüm en çok size yakışıyor.” methiyeleri dizildi. Şehitliğin sıvasız hanelere, çatısı yıkık evlere ilahi bir mükâfat olarak verildiği masalsı bir üslupla anlatıldı. Toprağın zenginin, vatanın ise fakirin olduğunu itiraf edercesine şehitlik gibi en şerefli makam, vatandan bîhaber, edepten mahrum müptezeller tarafından, edebi bir sanat gibi pervasızca anlatıldı. Beyni narkozlu, gönlü kasvet kaplamış, boğaza nazır villasında denizi görmeden kalemine ilham gelmeyen bu türedilere, Türk’ün kadim irfanı ile mümkünse tokat gibi cevap vermeniz değilse en dehşetli cezalandırma şekli olan sükût ile yok hükmünde saymanız en yerinde davranış olacaktır.
Toplumun sinir uçlarına dokunarak, milletin hassasiyetlerini kaşıyarak, tahammül eşiğini zorlayarak hedeflenen vatan sathında karışıklık, kargaşa ve huzursuzluk; milletin şahsı manevisinde hesaplanan çözülme, dağınıklık ve bozukluk; devlet cihazında ise liyakatsizlik, adaletsizlik ve asayişsizliği hâkim kılmaktır.
Türk Vatanının İstikbali Velinimetimiz Türk Gençliği,
Sizler bu meşum ve menfur planın hiçbir zaman aparatı olmayacaksınız. Size sureti haktan görünerek yaklaşan her sakallıyı muhterem sanmayacaksınız. Her kravatlıyı beyefendi görmeyeceksiniz. Her zaman çok dikkatli olacak her daim itidal ve ölçü hattında milli istikamet caddesinde seyredeceksiniz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade buyurduğu gibi; Bütün ümit ve umut Türk gençliğinde, yani sizlerdedir. Bu kutlu yolda muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.
Pusulanız şanlı mazimizdeki tarihi sicilimizde yatmaktadır.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!