Pınar Aydın Hanımefendi, LoRa Alliance üzerine öyle bir yazı yazmışsınız ki…
İnsanın aklına ister istemez şu geliyor:
Acaba yazıyı siz mi yazdınız, yoksa yazı sizi mi yazdı?

LoRa Alliance’ı “bir ülkeye aitmiş” gibi anlatmışsınız.
Hangi ülkeye?
Kimin elinde?
Nerede yazıyor?
Yok.

Siz yine de yazmışsınız.
Helal olsun, hayal gücü geniş.

LoRa Alliance’ı “İsrail ortaklı gizemli yapı” diye anlatmışsınız ama küçük bir ayrıntıyı atlamışsınız.
Hani gazetecilerin “önce isimleri doğrularız” dediği o basit refleks var ya…
İşte o.

LoRa Alliance’ın teknik yapılanmasında yıllarca Alper Yeğin görev yaptı ve yapıyor...
Kimdir?
Türkiye’den çıkmış, dünya çapında tanınan bir Türk mühendis.

Evet, yanlış duymadınız…
Sizin “bilinmeyen karanlık ağ” diye tarif ettiğiniz yapının içinde, yıllarca Türk bir isim, üstelik sektörde saygı duyulan biri, görev aldı.

Demek ki?
İsrail değil.
Gizli örgüt değil.
Karanlık yapı hiç değil.
Gayet uluslararası, gayet açık, gayet teknik bir platform.

Şimdi gelelim işin en ironik kısmına…
Hani siz “şüpheli teknoloji” diye anlatıyorsunuz ya…
O teknoloji 2020 yılında Türkiye Belediyeler Birliği’nin dergisinde, hem de 28. sayfada, öve öve anlatılmış.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin “Akıllı Şehir” projesi olarak.

Kim övmüş?
Bugün hâlâ görevde olan,
hem de AK Partili
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç.

Demek ki o dönem “teknoloji iyiydi”, şimdi “kötü” oldu.
Acaba teknoloji mi değişti, yoksa bazı kalemler mi?

Pınar Hanım, gazetecilik hafıza işidir.
Arşiv unutmamaktır.
Kayıtları yok sayıp, bugünün rüzgârına göre yazmaksa…
Onun adı gazetecilik değildir.
Onun adı başka bir şeydir, hepimiz biliyoruz.

Siz LoRa Alliance’a saldırmışsınız ama birçok belediye yıllardır aynı sistemi kullanıyor.
Hem de sizin bugün hedefe koyduğunuz teknolojiyle otopark yönetmiş, trafik azaltmış, akıllı şehir altyapısı kurmuş.

Yani siz, belediyelerin yıllar önce uyguladığı projeye bugün komplo muamelesi yapmışsınız.

Tebrik ederim…
Bu da bir yetenek sonuçta.

Gazetecilik, sevgili Pınar Hanım,
Gerçeği eğip bükmek değil, ortaya koymaktır.

Eski çalıştığın patronundan kalma refleksler hâlâ senin klavyede yaşıyor Pınar Hanım.
O eski düzenin sana yıllarca nasıl yazılacağını fısıldayan eli, bugün de sanki omzunda duruyor.
Cümlelerinin arasına öyle yerleşmiş ki…
Biri bilmesin, ‘bu cümleler sana kimden miras?’ diye sorar vallahi.

Siz yine yazın Pınar Hanım…
Biz de yine belgeleri koyup gerçeği hatırlatırız.
Zaten bu ülkede hep böyle olmadı mı?